Geçtiğimiz hafta sonuna doğru TBMM'ye verilen ve kısa sürede yasalaşması beklenen "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi"nde yer alandüzenlemelerden birisi de;şirketlerin kasasında gözüken “gerçek dışı nakit para” ve ortaklarca borç olarak çekilmiş gözüken "hayali - gerçek dışı paralarla" ilgilidir.
Kasada yüksek tutarlarda para tutulması günümüz koşullarında hayatın doğal akışına ters bir durumdur. Aynı şekilde, şirketlerin ortaklarından alacaklı olarak gözüktükleri tutarların büyük bir kısmı da hayali yani fiktiftir. Yani gerçekte şirketin ortaklarından böyle bir alacağı yoktur. Peki neden bu şekilde hayali paralar kasa ve ortaklar üzerinde gözüküyor? Bunun en önemli nedeni, ülkemizdeki şirketlerin büyük bir kısmının aile şirketi olarak kurulmaları ve şirket sahiplerinin bu şirketleri şahıs işletmesi gibi yönetme arzularıdır. Bu şirketler aile şirketi olmaları nedeniyle de, yapılan gider ve ödemeler için ister istemez ortaklar cari hesapları kullanılmaktadır. Ayrıca, bu şirketlerden büyük bir kısmının çeşitli nedenlerle belgesiz ödemeleri de olabilmektedir. Örneğin; bazı işleri sonuçlandırabilmek için belgesiz ödeme yapılması, bazı mal ve hizmetlerin karşılığında fatura alınamaması, işçi ücretlerinin düşük gösterilip, aradaki farkın açıktan ödenmesi vb.
Belgesiz harcamaların artması kasa hesabının sürekli şişmesine neden olmaktadır. Kasada gerçekte 10.000 TL. olduğu halde, muhasebe hesaplarında 1.000.000 TL. ya da 2.000.000 TL. gözükebiliyor. Kasada yüksek tutarda para gözükmesi, ciddi sorunlara (belgesiz satış yapıldığı iddiası) neden olacağı için, uygulamada belgesiz harcama yapıldıkça, şirket ortaklarına borç para verilmiş gibi gösterilerek, "131, 231. Ortaklardan Alacaklar” hesabına kayıt yapılmaktadır.
Maliye Bakanlığı'nın görüşü ve uygulamasına göre, kasada yüksek tutarlarda para gözükmesi ile ortakların ortağı oldukları şirketlere yüksek tutarlarda borçlu gösterilmeleri arasında herhangi bir fark bulunmamakta, kasadaki günlük ihtiyaç tutarının üzerindeki paralar ile ortaklardan alacaklar hesaplarında gözüken tutarların, ortaklar tarafından şirketten çekildiği ve kullanıldığı kabul edilmektedir. Şirketler bu gibi durumlarda herhangi bir cezalı durumla karşılaşmamak için her üçer aylık geçici vergi dönemleri itibariyle ortaklarından alacaklı bulundukları tutarlar ile kasada günlük ihtiyaç tutarının üzerinde kalan tutarın toplamı üzerinden sanki ortaklarına finans hizmeti vermiş gibi adatlandırma suretiyle faiz hesaplayarak ortaklarına fatura etmekte ve ayrıca fatura tutarına genel oranda (%18) KDV uygulamaktadırlar. Aslında yapılan bu işlem şirkete kasko sigortası yaptırmak gibi bir şey. Bu şekilde şirketler haklarında yapılacak muhtemel vergi incelemelerini önlemektedirler. Çünkü, kasa ve ortaklar cari hesabında yüksek tutarlı paraların gözükmesi, Risk Analiz Sisteminde tanımlanan ve incelenecek mükelleflerin seçiminde dikkate alınan en önemli kriterlerden birisidir.
Bu şekilde adatlandırma suretiyle faiz hesaplamayan ve fatura kesip KDV uygulamayan mükellefleri ise korkunç bir son beklemektedir. Sevgili Hocam Prof. Dr. Şükrü KIZILOT'un yazdığı ve dediği gibi, bu şirketlerden “Bir Koyundan 4 Post” benzeri vergi üstüne vergi, ceza üstüne ceza alınmaktadır. Bu vergi ve cezalar ise şu şekildedir:
"KANUN TEKLİFİ" İLE BU ŞİRKETLERE NE İMKAN GETİRİLİYOR?
1) Yapılması Öngörülen Düzenleme Ne?
TBMM'ye verilen ve kısa sürede yasalaşması beklenen "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi"nde konu ile ilgili olarak yapılması öngörülen düzenleme aşağıdadır:
"İşletme Kayıtlarının Düzeltilmesi
Madde 6- (3) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2015 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebilirler.
b) Bu fıkranın (a) bendi kapsamında beyan edilen tutarlar üzerinden %3 oranında hesaplanan vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir.
c) Bu fıkra kapsamında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmez; beyan edilen tutarlar ve ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz. Bu fıkra kapsamında beyanda bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu beyanları nedeniyle 2016 yılı geçici vergi beyannamelerinde düzeltme gerektiği takdirde, düzeltme işlemleri bu fıkrada öngörülen beyanname verme süresi içinde yapılır ve düzeltme işlemleri nedeniyle herhangi bir ceza veya faiz aranmaz."
2) Yapılacak Düzenleme Ne Anlama Geliyor?
Yapılması öngörülen söz konusu düzenleme ile, bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerine, 31/12/2015 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulundukları tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını belirlenen sürede vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltmeleri ve böylece kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmeleri imkanı verilmektedir.
Öte yandan, işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarının belirlenmesinde, tek düzen hesap planında yer alan "131. Ortaklardan Alacaklar" ve "231. Ortaklardan Alacaklar" toplamından, "331. Ortaklara Borçlar" ve "431. Ortaklara Borçlar" toplamının çıkarılması sonucunda kalan net tutar dikkate alınacak.
3) Yapılacak Düzenlemeden Kimler Faydalanabilecek?
Bu düzenlemeden sadece bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilecek.
4) % 3 Vergi Ödeyen Af'tan Yararlanacak, “Bir Koyundan 4 Post” Uygulamasından Kurtulacak ve Kayıtlarını Düzeltmiş Olacak
Yürürlüğe girecek söz konusu düzenleme, Kasa ve Ortaklar Cari Hesapları yüksek bakiye veren şirketler için kaçırılmayacak bir fırsat, büyük bir şans.
Bu durumdaki şirketler, 31 Aralık 2015 tarihi itibariyle defter kayıtlarında ve bilançolarda gözüken ama gerçekte, kasada olmayan “nakit para” ve yine gerçekte olmayan “ortaklardan olan alacaklarını”, % 3 vergi ödenmek suretiyle sıfırlayabilecekler. Bunun için söz konusu teklifin yasalaşması ve bu durumda olanların, belirlenen sürede vergi dairesine beyanda bulunup aynı süre içinde tahakkuk edecek % 3 vergiyi ödemeleri gerekiyor.
5) Kayıt Düzeltmede Hangi Bilanço Esas Alınacak?
Beyanda bulunacak şirketlerin, 2015 hesap dönemine ilişkin olarak 2016/Nisan ayında bağlı bulundukları vergi dairesine verdikleri kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan 31/12/2015 tarihli bilançolarını dikkate almaları gerekiyor. Özel hesap dönemi kullanan mükellefler ise 2015 hesap dönemi içerisinde sona eren hesap dönemlerine ilişkin olarak vermiş oldukları kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan bilançolarını esas alacak.
Dolayısıyla, şirketlerin kanuni süresinden sonra verdikleri düzeltme beyannamelerinin ekinde yer alan bilançoları dikkate alınmayacaktır.
6) Ödenen % 3 Vergiler Mahsup Edilebilir Mi? Gider Yazılabilir Mi?
Bu kapsamda ödenen % 3 vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmeyecek, beyan edilen tutarlar ve ödenen % 3 vergi, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmeyecektir. Bu nedenle, beyan edilen tutarlar ile ödenen verginin, KKEG olarak muhasebe kayıtlarına alınarak kasa hesabı ve ortaklardan alacaklar hesaplarının düzeltilmesi gerekmektedir.
7) Düzeltme Yapan Şirketler Ne Avantaj Sağlayacak?
31/12/2015 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulundukları tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarını belirlenen sürede vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzelten şirketler, “Bir Koyundan 4 Post Vergi” uygulamasından kurtulacak, yaptıkları bubeyanla ilgili olarak haklarında söz konusu tutarların ortaklara dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine yönelik ilave bir tarhiyat yapılmayacaktır.
Beyanda bulunan şirketlerle ilgili olarak bu beyanları nedeniyle 2016 yılı geçici vergi beyannamelerinde düzeltme gerektiği takdirde, beyanname verme süresi içinde herhangi bir ceza veya faiz aranmaksızın gerekli düzeltme işlemleri yapılacaktır.
8) Düzeltme İşlemleri Nasıl Muhasebeleştirilecek?
- Bilançoda Görülmekle Birlikte İşletmede Bulunmayan Kasa Mevcudunun, Kasa Hesabından Düşülmesi:
____________________________/ /2016 _____________________________
689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 1.000.000. TL.
(...... sayılı Kanunun .... maddesi)
(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)
100 KASA 1.000.000 TL. _____________________________ / _______________________________________
- Verginin Hesaplanması:
______________________________/ /2016 ____________________________
689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 30.000 TL.
(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)
360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 30.000 TL .
____________________________________ / _____________________________________
- Bilançoda Görülmekle Birlikte İşletmede Bulunmayan Kasa Mevcudundan Kaynaklanan Giderlerin Nazım Hesaplara (Kanunen Kabul Edilmeyen Gider Olarak) Kaydı:
____________________________/ /2016___________________________________
950 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER 1.030.000 TL.
951 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER ALACAKLI HESABI 1.030.000 TL.
________________________________ / ______________________________________
- Bilançoda Görülmekle Birlikte İşletmede Bulunmayan Ortaklardan Alacakların Düşülmesi:
________________________________ / /2016__________________________
689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 1.000.000 TL.
(...... sayılı Kanunun .... maddesi)
(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)
131, 231 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 1.000.000 TL.
_______________________________________ / _____________________________________
- Verginin Hesaplanması:
_________________________________/ /2016__________________________
689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 30.000 TL.
(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)
360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 30.000 TL.
__________________________________________/ ________________________________
- Bilançoda Görülmekle Birlikte İşletmede Bulunmayan Ortaklardan Alacaklardan Kaynaklanan Giderlerin Nazım Hesaplara (Kanunen Kabul Edilmeyen Gider Olarak) Kaydı:
______________________________ / / 2016_______________________________
950 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER 1.030.000 TL.
951 KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER ALACAKLI HESABI 1.030.000 TL.
___________________________________ / _________________________________
9) Adat Faizi ve KDV Hesaplamamak İçin 100, 131 ve 231 No.lu Hesaplar Yerine 108, 120, 121, 159 No.lu Hesaplarda Gösterilen Tutarlar İçin Düzeltme Hükümlerinden Yararlanılabilir mi?
Uygulamada, normal olarak Kasa Veya Ortaklar Cari Hesaplarında gösterilmesi gereken tutarlar, adatlandırma suretiyle faiz ve KDV hesaplamamak amacıyla Hazır Değerler/Alıcılar (Alacak Senetleri/Verilen Sipariş Avansları gibi hesaplarda gösterilebilmektedir. Dolayısıyla, söz konusu tutarlar, bilançoda da Kasa ve Ortaklar Cari Hesapları yerine, belirtilen ilgili hesaplarda gözükmektedir.
Yukarıda belirtilen Kanun Teklifi ile getirilmesi öngörülen düzenleme, 31/12/2015 tarihi itibarıyla düzenlenen bilançolarda görülmekle birlikte işletmelerde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarına yönelik olduğundan, 31/12/2015 tarihli bilançolarda Kasa veya Ortaklar Cari Hesapları yerine başka hesaplarda gösterilen tutarlar için % 3 vergi ödeyerek yararlanılabilecek olan düzeltme işleminden faydalanılması mümkün bulunmamaktadır.
10) 2016 Yılının İlk Geçici Vergi Döneminde Adat Faizi Hesaplayanlar Ne Yapacak? İkinci Geçici Vergi Dönemi İçin de Faiz ve KDV Hesaplanacak Mı?
Konu hakkında söz konusu Kanun Teklifi'de yer alan hüküm aynen aşağıdaki gibidir:
"Bu fıkra kapsamında beyanda bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu beyanları nedeniyle 2016 yılı geçici vergi beyannamelerinde düzeltme gerektiği takdirde, düzeltme işlemleri bu fıkrada öngörülen beyanname verme süresi içinde yapılır ve düzeltme işlemleri nedeniyle herhangi bir ceza veya faiz aranmaz."
İncelenmesinden de anlaşılacağı üzere, söz konusu hüküm son derece muğlak ve tartışmaya açıktır. İşin ilginç tarafı bu hüküm önceki af ve/veya yapılandırma kanunlarında da vardı. Ancak, gerek ilgili kanunlarda ve gerekse çıkarılan ikincil mevzuatlarında bu konu bir türlü açıklığa kavuşturulamamış/kavuşturulmamıştır. Uygulamada, bu konu ile ilgili iki farklı görüş bulunmaktadır:
Birincisi: Kasa ve Ortaklar Cari hesaplarında gözüken tutarlar 31.12.2015 tarihi itibariyle sıfırlanacağı için, 01.01.2016 tarihinden itibaren bu paralar kullanılmamış sayılacak, kullanılmayan paralar için de faiz hesaplanması olağan bir durum olarak kabul edilemeyecektir. Dolayısıyla, geçici vergi dönemlerinde adat faizi hesaplayanlar geçici vergi beyanlarını düzelterek ödeyecekleri geçici vergilerini azaltacaklar, ödemişlerse geri iade alabileceklerdir.
İkincisi: Kasa ve Ortaklar Cari Hesap düzeltmesinde 31.12.2015 tarihli bilançoda yer alan tutarların esas alınması, düzeltmenin 31.12.2015 tarihi itibariyle yapıldığı anlamına gelmemektedir. Düzeltme işlemi esas olarak af yasasından yararlanılarak söz konusu düzeltmeye ilişkin beyanın yapıldığı ve hesaplanan % 3 verginin ödendiği tarihte yapılmış sayılacağından, 01.01.2016 tarihinden söz konusu beyanının yapıldığı ve çıkan verginin ödendiği tarihe kadar adatlandırma suretiyle faiz ve KDV hesaplanması ve beyan edilmesi gerekmektedir. Kanundaki "düzeltme işlemleri nedeniyle herhangi bir ceza veya faiz aranmaz." ifadesi, yukarıda belirtilen tarihler arasında adat faizi ve KDV beyan etmeyen mükelleflere yönelik olup, onların düzeltme beyanlarını herhangi bir ceza ve faiz alınmadan yapmalarına ilişkindir.
Kişisel görüşümüz, birinci görüş doğrultusunda olup, madde hükmünde yer alan "Bu fıkra kapsamında beyanda bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu beyanları nedeniyle 2016 yılı geçici vergi beyannamelerinde düzeltme gerektiği takdirde, düzeltme işlemleri bu fıkrada öngörülen beyanname verme süresi içinde yapılır ve düzeltme işlemleri nedeniyle herhangi bir ceza veya faiz aranmaz." şeklindeki düzenleme ile ifade edilmek istenen husus, getirilen beyan imkanı ile kasa ve ortaklardan alacaklar hesaplarında gözüken tutarların aslında işletmede fiilen mevcut olmadığının beyan edilmesi ve hesapların aslına uygun olarak düzeltilmesidir. Dolayısıyla, düzeltme işlemleri 31.12.2015 tarihi esas alınarak yapılacağından, 2016 yılı 2. geçici vergi döneminde adatlandırma suretiyle faiz ve bunun üzerinden KDV hesaplanmaması, 1. geçici vergi döneminde beyan edilen geçici vergi tutarının ise 2. geçici vergi döneminde ödenecek vergiden mahsup edilerek düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Burada gözden kaçan ve Kanun Teklifi'nde de yer almayan (önceki af yasalarında da yoktu) husus, bu işlemlerle ilgili olarak 2016 yılı birinci geçici vergi döneminde beyan edilen faiz tutarı üzerinden hesaplanıp beyan edilen KDV'nin düzeltilip düzeltilmeyeceğine ilişkindir. Teklifte yer alan düzenlemede düzeltmenin sadece geçici vergi beyannamelerinde olacağı öngörülmektedir. Bu yanlış bir öngörüdür. Bir de düzeltmeye konu faizin beyan edilmiş KDV'si var, bu ne olacak? Lafzen bakıldığında verilecek cevap kolay, yasada bu konuda bir düzenleme yok, dolayısıyla KDV düzeltmesi de yapılmayacak. Kişisel görüşümüze göre, bu KDV'nin de düzeltilmesine imkan verecek bir ifadenin teklif metnine eklenmesi uygun olacaktır.
11) Kasa ve Ortaklar Cari Hesap Düzeltmesi Yapanlara Geçmişe Dönük Kurumlar Vergisi ve KDV Tarhiyatı Yapılabilir Mi?
Konu Hakkında Kanun Teklinde yer alan ifade aşağıdaki gibidir:
"Bu fıkra kapsamında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmez; beyan edilen tutarlar ve ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz."
Konu hakkında gerek 6111 ve gerekse 6552 sayılı Kanunlarda da aynı ifadeler yer almaktadır. Maliye Bakanlığı'nın "Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz." şeklindeki hükümden anladığı ve sözKanunların uygulaması ile ilgili olarak yayınladığı Tebliğlerdeki açıklaması “Yapılan beyan ile ilgili olarak söz konusu tutarların ortaklara dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine yönelik ilave bir tarhiyat yapılmayacaktır.” şeklindedir.Maliye Bakanlığı'nın görüşüne göre, burada ilave tarhiyat yapılmayacak olan vergi tarhiyatı, kar dağıtımına bağlı vergi-stopaj'dir. Kurumlar vergisine ve KDV'ye yönelik olarak tarhiyat yapılmayacağına dair bir düzenleme söz konusu düzenlemede yer almamaktadır. Buradan çıkan sonuç, kasa ve ortaklar cari hesabı düzeltme uygulamasından yararlanan şirketlere geçmişe yönelik adat (faiz) hesaplamadıklarından bahisle inceleme yapabilecek ve ilave kurumlar vergisi ve KDV tarhiyatları yapabilecektir. Böyle bir risk vardır ve bu konudaki inisiyatif tamamen Maliye Bakanlığı'ndadır. Kişisel görüşümüz, önceki yıllarla ilgili olarak kurumlar vergisi ve KDV yönünden matrah artırımı uygulamasından yararlanılarak bu riskin ortadan kaldırılması doğrultusundadır.
12) Hayali Kasa Mevcudu İle Ortaklardan Hayali Alacakların % 3 Ödenerek KKEG Yazılması Nedeniyle Yıl Sonu Bilançosunda Ticari Zarar Oluşan Şirketleri Bekleyen İki Tehlike
Yukarıda da belirtildiği üzere, bu kapsamda % 3 vergi ödenerek düzeltilen ve "Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar" hesabına kaydedilen kasa ve ortaklardan alacaklar hesaplarının bakiyeleri ile ödenen % 3 vergi tutarının, gerçek anlamda ticari bir zarar niteliği taşımadığından kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, düzeltme sonrasında bir zararın ortaya çıkması durumunda bu zararın izleyen yıllarda kurum kazancından indirim konusu yapılması da söz konusu değildir.
Bu olayda birinci tehlike, kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) yazılan kasa ve ortaklardan alacaklar hesap bakiyelerinin yarattığı mali tablolardaki zararın, izleyen yıllarda kâr dağıtımı yapılırken mahsup edilememesidir. Bu mahsup yapıldığı takdirde, şirketleri ciddi vergisel riskler beklemektedir. Çünkü, Maliye Bakanlığı bu şekilde bir mahsup yapıldığı takdirde konuyu kar dağıtımı olarak kabul etmektedir. Şirketlerin kar dağıtımı yapması durumunda ticari bilanço açısından dağıtılabilir ticari kâr tutarı, af yasası kapsamında beyan edilen ve "689 Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar" hesabı altında muhasebeleştirilen tutarlar dikkate alınmaksızın tespit olunacağı için, gerçek anlamda ticari bir zarar niteliği taşımayan bu tutarların geçmiş yıl kârlarına mahsup edilmesi halinde, söz konusu mahsup işlemi kar dağıtımı olarak değerlendirilerek bu tutar üzerinden kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi (%15) yapılacaktır.
Bu konuda verilen bazı özelgelerin özetleri ise aşağıdadır:
"Şirketinizce 6111 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında ortaklar cari hesabının düzeltilmesi sonucu "Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar" hesabına kaydedilecek tutar gerçek anlamda ticari bir zarar niteliği taşımadığından kurum kazancından indirilmesi mümkün olmadığı gibi geçmiş yıl kârlarına mahsup edilmesi halinde söz konusu mahsup işlemi kar dağıtımı olarak değerlendirilerek bu tutar üzerinden kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.” (Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 14.05.2013 tarih ve 49327596-125[KVK.2012.ÖZ.32]114 sayılı özelgesi)
"Dolayısıyla, şirketinizce 6111 sayılı Kanunun 11/2. maddesi kapsamında kayıtların düzeltilmesi nedeniyle "Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar" hesabına kaydedilen tutar gerçek anlamda ticari bir zarar niteliği taşımadığından; söz konusu zararın, geçmiş yıl kârlarından veya yedek akçelerden mahsup edilmesi halinde, bu mahsup işlemi kâr dağıtımı olarak değerlendirilecek ve mahsubu yapılan tutar üzerinden de kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.” (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 12.03.2013 tarih ve 84098128-125[15-2012/9]-145 sayılı özelgesi)
" Şirketinizce 6111 sayılı Kanunun 1. maddesi kapsamında ortaklar cari hesabının düzeltilerek "Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar" hesabına kaydedilen tutar gerçek anlamda ticari bir zarar niteliği taşımadığından kurum kazancından indirilmesi mümkün olmadığı gibi geçmiş yıl kârlarına mahsup edilmesi halinde söz konusu mahsup işlemi kar dağıtımı olarak değerlendirilerek bu tutar üzerinden kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.” (Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 30.07.2013 tarih ve 38418978-125[6111-11/3]-807 sayılı özelgesi)
İkinci tehlike ise, bu şekilde oluşan zararlar nedeniyle şirket rasyolarının bozulmasıdır. Bu husus özellikle kamu ihalelerine giren şirketler açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü, bu durum söz konusu şirketlerin ihalelere girememelerine neden olmakta, bu ise şirketlerin iflasına ve dağılmasına kadar sonuçlar doğurmaktadır. Bize göre bu konuda yaşanacak olumsuz sonuçların önlenmesi bakımından yapılacak söz konusu düzenlemeye, kamu ihalelerinde rasyo hesaplamalarının düzeltme yapılmadan önceki bilançolara göre yapılacağı hususunda bir hüküm eklenmesi uygun olacaktır.
Saygılarımla.
Tarih : 26.07.2016
Abdullah TOLU
Yeminli Mali Müşavir
Kaynak: www.dt-audit.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
Henüz kimse yorum yapmamış, ilk yorum yapan siz olun.