VARLIK BARIŞI'NDA SÜRE 6 AY UZADI, SON GÜN 30 HAZİRAN 2017 / Abdullah TOLU

MUTLAK BAŞARI İÇİN SADECE SÜRE UZATIMI YETERLİ Mİ, YOKSA KAPSAMDA BAZI DEĞİŞİKLİKLER YAPILMASI GEREKİYOR MU? UYGULAMADA AKSAYAN YÖNLERİ VAR MI?

VARLIK BARIŞI'NDA SÜRE 6 AY UZADI, SON GÜN 30 HAZİRAN 2017 / Abdullah TOLU

Bilindiği üzere, Varlık Barışı, 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 7. maddesinde "Bazı varlıkların millî ekonomiye kazandırılması" adı altında yurt dışı ve yurt içi olmak üzere ikiye ayrılarak düzenlenmiştir. Söz konusu maddede, Varlık Barışı uygulamasından yararlanmada son gün 31 ARALIK 2016 olarak belirlenmiş, ayrıca Bakanlar Kurulu'na, bu süreyi bitim tarihinden itibaren altı aya kadar uzatma yetkisi verilmiştir.

Bakanlar Kurulu,

- Vergi mükellefleri ile idarenin vergi barışına yoğunlaşmasından dolayı bu uygulamanın gerekli ve yeterli ilgiyi görememesi,

- Vatandaşlarımızın ve şirketlerin bu konuda henüz yeterli bilgiye sahip olamamaları,

- Varlık Barışı'nın kamuoyuna yeterince anlatılamaması ve kamuoyunun buna nüfuz edememesi

hususlarını dikkate alarak, bu yetkisini 30.12.2016 tarihli ve 29934 sayılı Resmi Gazete'de yayımladığı 2016/9608 sayılı Kararname ile kullanmış, Varlık Barışının süresini 30 HAZİRAN 2017 (bu tarih dahil) tarihine kadar uzatmıştır.

VARLIK BARIŞI NEDEN ÖNEMLİ?

1) Vergi Mükellefi Olan ve Olmayanlar Yönünden

6736 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, 

- Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, bu maddedeki hükümler çerçevesinde 30/06/2017 tarihine kadar Türkiye’ye getiren gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecekler.

- Gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri sahip oldukları, Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarını, 30/06/2017 tarihine kadar, dönem kazancının tespitinde dikkate almaksızın kanuni defterlere kaydedebilecekler. Bu takdirde, söz konusu varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecek.

- Bu şekilde Türkiye’ye getirilen veya kanuni defterlere kaydedilen varlıklar nedeniyle, madde hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında, başkaca bir neden ile gerekli olması hâli saklı kalmak üzere sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı ve bu işlemden hareket edilerek, hiçbir şekilde vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılmayacak, vergi cezası ve idari para cezaları kesilmeyecek.

- Bu şekilde Türkiye’ye getirilen veya kanuni defterlere kaydedilen varlıklar nedeniyle bir kuruş dahi vergi ödenmeyecek. Önceki varlık barışı uygulamalarında % 2 vergi alınıyordu.

2) Devletimiz Yönünden

Maliye Bakanlığı VARLIK BARIŞI ile, giderek mali şeffaflığı artan Dünya’da bilgi değişimi, kara parayla mücadele, vergi matrahlarının aşınmasını önlemeye dönük yeni döneme; İşadamlarımızın, Şirketlerimizin, Vatandaşlarımızın sorunsuz bir şekilde geçmesi için kaçırılmaması gereken, altın değerinde bir fırsat sunuyor.

2008 finansal krizinin ardından G20’nin liderliğinde OECD ve ardından AB’nin yürüttüğü çalışmalarla uluslararası vergi ilke ve düzenlemeleri çok ciddi değişiklere uğramıştır. Bunlardan en önemlisi BEPS olarak bilinen Matrahın Aşındırılması ve Kazanç Aktarımı (Base Erosion and Profit Shifting ‘BEPS’) eylem planıdır. Uyum, şeffaflık ve özün önceliğini esas alan bu düzenlemelerle, uluslararası vergi kayıp ve kaçağı ile daha etkin mücadele edilebilmesi için gerekli alt yapı oluşturulmuştur.

Bu doğrultuda ülkeler arasında etkin ve sürekli bir işbirliği için önemli adımlar atılmış, CRS ve FATCA kısaltmalarıyla anılan iki taraflı veya çok taraflı anlaşmalarla otomatik bilgi değişiminin önü açılmıştır. 2018’den itibaren OECD ülkeleriyle finansal kurumların elindeki mükellef bilgileri düzenli olarak paylaşılacak, değişime konu edilecek. 2018 sonrasında dünya ekonomisinin yüzde 85’ini oluşturan ülkeler arasında “otomatik bilgi değişimi” başlayacak. “Otomatik Bilgi Değişimi”, ABD ile Ekim ayından itibaren başladı bile. Vergi idareleri bundan sonra önemli bir silaha sahip olacaklar.

Türk Vergi İdaresine, kendisi istemese dahi anlaşmaya taraf olan ülkelerden mükelleflerin o ülkelerin mali sistemlerindeki gelir ve servetine ilişkin olarak bilgi akacak.

VARLIK BARIŞI SADECE TÜRKİYE'YE ÖZGÜ DEĞİL. ÇOK SAYIDA ÜLKE, ÜLKE DIŞINDAKİ PARALARIN PEŞİNDE.

Varlık Barışı sadece bize özgü değil. Çok yakın zamanda Rusya, Arjantin ve Endonezya’da da uygulandı. 2008 finansal krizi sonrasında, pek çok ülke artan bütçe açıklarını karşılamak ve ekonomilerini canlandırmak için ülke vatandaş ve şirketlerine ait olup yurt dışında bulunan  varlıkların geri getirilmesi için kolaylıklar sağlamışlardır.

Başlangıçta Varlık Barışı özellikle Yurt Dışı Varlık Barışı ile, cari açığın finansmanı ve ekonominin canlandırılması hedefleniyordu. Ancak, şu an itibariyle 15 Temmuz’dan bu yana Ülkemize karşı girişilen ve halen devam eden  ekonomik darbenin bertaraf edilmesinin ve buna paralel olarak artan dövizin belinin kırılmasının da bir aracı olarak görülmeye başlandı.

VARLIK BARIŞI, ŞU ANDA ÜLKEMİZE KARŞI GİRİŞİLEN EKONOMİK DARBE'DEN  KURTULMANIN BİR YOLU OLABİLİR Mİ?

Aslında bu konu çok önemli. Çünkü, şu anda hemen her ülke öncelikle kendi vatandaşlarının olmak üzere diğer ülke vatandaşlarının başka ülkelerde bulunan paralarını kendilerine getirmek istiyor. Bizim de Ülke olarak öncelikli hedefimiz, vatandaşlarımızın yurt dışında bulunduğu tahmin edilen 135 Milyar TL.sinin varlık barışı kapsamında Türkiye'ye getirilmesi. Yurt içinde bu şekilde bulunan paralarla ilgili kesin bir rakam vermek mümkün değil. Şu günlerde döviz kurlarındaki ciddi artışlar dikkate alındığında önemi daha da artıyor.

Yurt dışındaki paraların vergisiz olarak yurda getirilme imkanı dikkate alındığında, Varlık Barışı, 15 Temmuz'dan sonra başlayan ve artarak halen devam eden ekonomik darbe teşebbüsünden çıkmamız için önemli bir yol olabilir. En azından kişisel görüşüm bu doğrultuda. Ancak, başarılı olunabilmesi için, Varlık Barışı'nın yurt içi ve yurt dışı tanıtımlarının tam ve doğru olarak yapılması, ülkemiz ve kendileri açısından taşıdığı önemin iyi anlatılması, yasal düzenlemede ve uygulamasında bazı küçük değişikliklerin yapılması gerekmektedir. Bunlar yapıldığı takdirde, varlık barışı uygulamasının çok başarılı olacağını düşünüyoruz.

ÜLKEMİZİN GELECEĞİ İÇİN BU ÇOK AVANTAJLI VARLIK BARIŞI'NDAN MUTLAKA YARARLANMALIYIZ  VE BUNU DA ÖZELLİKLE TAVSİYE DE EDİYORUZ.

PEKİ, VARLIK BARIŞI'NIN AKSAYAN YÖNLERİ VAR MI? BAŞARILI OLABİLMESİ (Kİ OLMASI LAZIM)  İÇİN EK BAZI YASAL DEĞİŞİKLİKLER YAPILMASI GEREKİR Mİ?

Varlık Barışı'nda süre 6 ay uzadı, ancak uygulamada tereddüt yaratan hala bir çok konu var. Bu uygulamadan mutlak başarı beklenildiğine göre, bazı hususları sona günlere bırakmadan yapmak gerekiyor. Özellikle yurtiçi varlık barışı ile ilgili olarak mevcut yasal düzenlemede değişiklik yapılması gereken bir kaç husus var.

Ortak hedefimiz, varlık barışının başarılı olması, ülkemizin bundan kazançlı çıkması ve zaten ülkemize ait olan ancak çeşitli nedenlerle yurt dışında bulunan veya yurt içinde kayıt dışı olarak yer alan varlıkların ülke ekonomisine girişinin sağlanması olduğuna göre, bu konuda yapılması gereken hususları da belirtmekte yarar görüyoruz.

1) 6736 sayılı Kanunun 7. maddesinin 6. bent hükmünde Yer Alan  "Madde Hükmünden Yararlananlar Ve Bunların Kanuni Temsilcileri Hakkında, Başkaca Bir Neden İle Gerekli Olması Hâli Saklı Kalmak Üzere"İbaresi Tereddütlere Neden Olmaya Devam Ediyor! Bu Konunun Bir An Evvel Açıklığa Kavuşturulması Gerekiyor. Tebliğ İle Verilen Garanti, Yeterli Görülmüyor.

Hemen her yerde, herkesin Varlık Barışı ile ilgili olarak sorduğu en önemli soru: Tamam parayı getirelim, ama sonradan hakkımızda yapılacak bir ihbar veya şikayete bağlı olarak herhangi bir yasal işlem, kovuşturma, soruşturma yapılır mı?

Sorudan da anlaşılacağı üzere, insanları tereddüte iten şey, Kanun maddesinde yer alan bu muğlak ifade.

6736 sayılı Kanunun 7. maddesinin 6. bent hükmü aynen aşağıda yer alıyor:

"(6) Birinci fıkra kapsamında Türkiye’ye getirilen veya dördüncü fıkra kapsamında kanuni defterlere kaydedilen varlıklar nedeniyle, madde hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında, başkaca bir neden ile gerekli olması hâli saklı kalmak üzere sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı ve bu işlemden hareket edilerek, hiçbir şekilde vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamaz, vergi cezası ve idari para cezaları kesilemez."

İncelenmesinden de fark edileceği üzere, madde metninde geçen "madde hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında, başkaca bir neden ile gerekli olması hâli saklı kalmak üzere" ibaresi, insanları bu madde hükmünden yararlanma konusunda şüphe ve tereddütlere itiyor. Bu konuda sorulan sorulardan en az yarısı, bu ifade ile ilgili. Başkaca bir neden ne olabilir? Önceki varlık barışlarının aksine 6736 sayılı Kanunda bu ibareye yer verilmesine neden gerek duyuldu? Anlaşılır gibi değil.

6736 sayılı Kanunda, konu hakkında yayınlanan 1 ve 4 Seri No.lu Tebliğlerde bu konuda her türlü garanti verilmesine ve açıklama yapılmasına rağmen, söz konusu tereddütler giderilememiş gözüküyor.

6736 sayılı Kanun kapsamında yurt dışından Türkiye’ye getirilen varlıklar nedeniyle, madde hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri, ortakları  hakkında sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı ve bu işlemden hareket edilerek,

- Vergi Kanunlarına göre hiç bir şekilde vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılmayacak, vergi cezası ve idari para cezası kesilmeyecek,

- İthalde alınanlar da dahil olmak üzere her türlü vergi, resim, harç ve fon yönünden herhangi bir inceleme ve tarhiyat yapılmayacak, ceza kesilmeyecek,

- Yurt dışından getirilen söz konusu varlıklar nedeniyle, hiçbir şekilde geçmişe dönük bir vergi incelemesi yapılmayacak, hiç bir vergi türü yönünden tarhiyat yapılmayacak,

- Bu kişilerden Türkiye’ye getirilen varlıklara ilişkin hiçbir şekilde bilgi talebinde de bulunulmayacak,

- Ayrıca, getirilen bu varlıklar nedeniyle gümrük, kambiyo veya sermaye piyasası mevzuatları yönünden araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılmayacak.

- Yurt dışındaki varlığı bu kapsamda Türkiye’ye getiren tüzel kişi ise, bu tüzel kişinin kanuni temsilcileri, ortakları ve vekilleri ile bunların ortak oldukları şirketler; gerçek kişi ise bu gerçek kişinin yönetiminde bulunduğu veya ortak olduğu şirketler hakkında da vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılmayacak, vergi cezası ve idari para cezası kesilemeyecek.

Aynı şeyler yurt içi varlık barışı için de geçerli.

Vergi, gümrük, kambiyo ve SPK Mevzuatları yönünden

- İnceleme,

- Araştırma,

- Kovuşturma,

- Soruşturma

yapılmayacağına göre, geriye sadece aşağıda belirtilen 3 Kanun kalıyor:

            - 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun,

            - 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun,

            - 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun.

Bize göre, madde metninde yer alan “başkaca bir neden ile gerekli olması hâli” ifadesi ile, bu 3 Kanun kapsamına giren işlemler kastediliyor. Yurt dışından varlık barışı kapsamında getirilen varlıklar, ancak bu 3 Kanun kapsamına giren bir neden varsa, soruşturulabilir.

Örneğin, 6736 sayılı Kanun kapsamında yurt dışından getirilen paraların PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütleri ile ilişkisinin bulunduğunun tespiti halinde,  gerekli araştırma, soruşturma, kovuşturma ve inceleme yapılabilecektir. Sayın Maliye Bakanımızın Kanunun TBMM’de yasalaşması sırasında yaptığı açıklamada bu doğrultuda.

Kişisel görüşümüze göre, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darbe sürecinden çıkabilmesi için en iyi ve en kısa yol olarak gözüken varlık Barışından başarılı sonuçlar alınabilmesi için, uygulamadan yararlanacak olanlara özellikle "madde hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında, başkaca bir neden ile gerekli olması hâli saklı kalmak üzere" ifadesi ile neyin kastedildiği konusu net olarak açıklanmalı ve tereddütler giderilmelidir. Hatta bize göre, bu ifade, hızlıca yapılacak bir yasal düzenleme ile madde metninden çıkarılmalıdır.

2) Mevcut Düzenlemede Yurt İçi Varlık Barışı Uygulaması Sadece Gelir/Kurumlar Vergisi Mükellefleri ile Sınırlandırılmış. Yurt Dışı İçin Böyle Bir Sınırlama Söz Konusu Değil. Hızlıca Yapılacak Bir Değişiklik İle, Yurt İçinde Vergi Mükellefi Olmayanlara da Bu İmkan Verilmeli.

Yurt içinde ne kadar para, altın veya benzeri varlığın kayıt dışında tutulduğuna ilişkin bir veri yok. Ancak, önemli miktarda bir tutarın kayıtlı ekonomi dışında tutulduğu kesin ve en azından böyle olduğu tahmin ediliyor. Ancak, mevcut düzenlemeye göre, eğer gelir veya kurumlar vergisi mükellefi değilseniz, varlık barışından yararlanamıyorsunuz. Yurt dışı varlık barışı için böyle bir sınırlama söz konusu değil. Yurt içi için neden böyle bir düzenleme yapılmış anlaşılır gibi değil.

Kişisel görüşümüze göre, mevcut düzenlemede acil bir değişiklik yapılarak, yurt içinde vergi mükellefi olmayanlara da varlık barışından yararlanma imkanı sağlanmalıdır. Bu en azından bu durumdaki kişilerin kayıtlı ekonomiye geçmeleri içinde son bir şans. Bu şans onlara da verilmeli. 

3) Yurt İçi Taşınmaz Barışı'nda, Maliye Bakanlığı - Gümrük ve Ticaret Bakanlığı - Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arasında Bir Kopukluk Var! Bir An Evvel Bu Sorun Çözümlenmeli, Yararlanacak Olanlara Her Türlü Kolaylık Sağlanmalı. 

Mevcut düzenlemeye göre, gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri sahip oldukları, Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan taşınmazlarını 30 HAZİRAN 2017 tarihine kadar yasal defterlerine kaydedebilecekler. İşletmeye kayıt yapılırken, taşınmazların rayiç bedeli esas alınacak. Rayiç bedel, söz konusu taşınmazların sahiplerince belirlenecek alım satım bedelidir. Rayiç bedel ise, ezbere değil, gayrimenkul değerleme şirketlerine değerleme yaptırılarak ya da en az 3 emlakçıdan fiyat alınarak belirlenebilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, yurt içinde bulunan ve defterlerine kaydettikleri kıymetleri için pasifte özel bir fon hesabı açacaklar, bu fonu, sermayeye ekleyebilecekleri gibi, ortaklara da dağıtabileceklerdir. Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve kanuni defterlere kaydedilen taşınmazlar,

- Dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacak,

- Ayrıca, söz konusu varlıklar dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecek,

- Söz konusu varlıklara ilişkin tutarların, kurumlar vergisi mükellefleri tarafından ortaklara dağıtılması hâlinde kar dağıtımına bağlı stopaj yapılmayacak, gerçek kişi ortaklar ile kurumlar vergisi mükellefi olan ortaklar tarafından elde edilen bu tutarlar da vergilendirilmeyecektir.

Yasal düzenleme bu kadar kolay ve anlaşılır. Ancak, uygulamasına geçildiğinde sıkıntılar başlıyor. Gerçekte şirketlere ait olmakla beraber çeşitli nedenlerle tapuda ortaklar adına kayıtlı bulunan taşınmazları varlık barışı kapsamında konulmak istenildiğinde sorun başlıyor.

Tapu üç nedenden dolayı işlem yapmıyor ve söz konusu düzenlemeye itiraz ediyor: Birincisi, tapuda satış, devir, veraset ve intikal, ayni sermaye dışında bir işlem yapılamaz. İkincisi, taşınmazın rayiç bedeli mahkeme tarafından belirlenebilir, sahiplerince belirlenemez, Tebliğdeki düzenleme tapu işlemleri açısından geçersiz. Üçüncüsü ise, bu konuda Maliye Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yetkili olup, sorunun bu Bakanlıklar tarafından çözümlenmesi gerekir.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bu konuya henüz girmedi, pek girecek gibi de durmuyor. Akla şu soru gelebilir, bu konunun  Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile ne ilgisi olabilir? Var, çünkü Türk Ticaret Kanunu'nun uygulamasını bu Bakanlık yapıyor, Tapu'da buna dayandırıyor. Maliye Bakanlığı ise, kendi içerisinde buna bir çözüm yolu bulmaya çalışıyor. Taşınmazların varlık barışı kapsamında  ayni sermaye olarak konulmasında rayiç bedelin tespiti konusunda sorun var. Tapu, taşınmazların sahiplerinin rayiç bedel tespitini kabul etmiyor, bunu tapu mevzuatına aykırı buluyor. Halbuki, 6736 sayılı Kanun ve uygulamasında bu var, ancak Tapu bu mevzuat Maliye'yi bağlar, tapuyu bağlamaz fikrinde.  Ayni sermayede bu sorun çok ivedi olarak giderilmeli. Asıl sorun taşınmazların varlık barışı kapsamında özel fon  hesabına nasıl konulacağı ile ilgili? Bu işlem sadece bir muhasebe işlemi mi olacak yoksa tapuda da bir işlem yapılması gerekecek mi? Tapu, satış olmadığı için buna yanaşmıyor? Taşınmazların varlık barışı kapsamında şirketlere konulması bir satış değil, aslında bir düzeltme işlemi, bunun tapu kayıtlarında bir tashih olarak değerlendirilmesi gerekir. Buna da, bir an evvel bir çözüm bulunması gerekiyor.

4) Yurt Dışı Varlık Barışı'ndan Yabancılar (Başka Ülke Vatandaşları) Da Yararlanabilir Mi?

Gerek 6736 sayılı Kanunun 7. maddesinde ve gerekse 4 Seri No.lu Tebliğde yapılan açıklamalara göre, başka ülke vatandaşları da yurt dışı varlık barışı uygulamasından faydalanabilirler. Her iki düzenlemede, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, 6736 sayılı Kanunun 7. maddesi hükümleri çerçevesinde 30/06/2017 tarihine kadar Türkiye’ye getiren gerçek ve tüzel kişilerin, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecekleri açıkça belirtilmiştir.

Ancak, bu konu açıkça belirtilmediği için, uygulamada tereddütler yaşanıyor. Kişisel görüşümüze göre, bu konu 4 Seri No.lu Tebliğde değişiklik yapılarak açıklığa kavuşturulmalıdır.

5) Varlık Barışı Uygulamasından 6736 Sayılı Kanunun Yürürlüğe Girdiği 19 Ağustos 2016 Tarihinden Sonra Kurulan Şirketler De Yararlanabilir Mi? Milat, 19 Ağustos 2016 Tarihi Mi?

Bu konuda da ciddi tereddütler söz konusu. Bize göre, varlık barışı uygulamasında böyle bir tarih sınırlaması söz konusu değil, yeni kurulan şirketler ve ortakları da bu uygulamadan yararlanabilirler. Maliye Bakanlığı'nın bu konuda da ek açıklama yapmasında yarar bulunmaktadır.

6) Maliye Verdiği Özelgelerle İki Önemli Konuya Açıklık Getirdi, Tereddütleri Giderdi.

Maliye Bakanlığı taşınmazların varlık barışı kapsamında yasal defterlere kaydedilmesi konusunda yaşanan iki önemli konuya verdiği özelgelerle açıklık getirdi, bu konuda ortaya çıkan tereddütleri de giderdi.

a) Şirket Ortakları ve 3. Kişiler Adına Tapuda Kayıtlı Taşınmazlar Varlık Barışı Kapsamında Şirketlere Konulabilir Mi?

6736 sayılı Kanunun 7/4. maddesinde, Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin sahip oldukları, Türkiye'de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan taşınmazlarını varlık barışı kapsamında kanuni defterlerine kaydedebilecekleri hükme bağlanmıştır. Düzenlemede, şirket ortakları, kanuni temsilcileri ve üçüncü şahıslarla ilgili bir ifade yer almıyor. Bu ise tereddütlere neden oluyordu.

Maliye Bakanlığı verdiği özelgelerde; gerçekte şirketlere ait olmakla beraber çeşitli nedenlerle tapuda şirket ortakları, kanuni temsilcileri ve üçüncü şahıslar adına kayıtlı bulunan taşınmazların da varlık barışı kapsamında şirketlerin yasal defterlerine kaydedilebileceğini açıklamıştır. Bu şekilde, bu konuda ortaya çıkan teredütleri de giderilmiştir.

b) Yurt İçinde Kayıtlara Alınan Taşınmazlar İçin Sonradan Değer Artış Kazancı Yönünden Vergilendirme Yapılabilir Mi? Maliye, Ortaklara Sonradan Vergi Sürprizi Yapabilir Mi?

Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin ikinci fıkrasına göre, taşınmazların ticaret şirketlerine sermaye olarak konulması elden çıkarma olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine göre ise, gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak vergiye tabidir.

Buna göre, 6736 sayılı Kanunun 7. maddesinde düzenlenen yurt içi varlık barışı kapsamında ortaklar veya kanuni temsilciler tarafından şirkete kaydedilen taşınmazlardan 5 yıllık elde bulundurma süresini doldurmayanlar için vergilendirme yapılabilecek mi?

6736 sayılı Kanunun 7/6. maddesinde açık ve net olarak; “Yurt içinde olup kanuni defterlere kaydedilen varlıklar nedeniyle, madde hükmünden yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında, başkaca bir neden ile gerekli olması hali saklı kalmak üzere sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı ve bu işlemden hareket edilerek, hiç bir şekilde vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezaları kesilemeyecektir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Dolayısıyla, fiilen şirkete ait olmakla beraber tapuda şirket ortağı veya üçüncü şahıslar adına kayıtlı taşınmazların varlık barışı kapsamında yasal defterlere kaydedilmesi işleminden dolayı şirket ortağı veya üçüncü şahıslar adına değer artış kazancı yönünden vergilendirme yapılmayacaktır. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 28.12.2016 tarihli ve 141909, 28.12.2016 tarihli ve 142158 sayılı özelgelerinde belirttiği görüş de bu doğrultudadır.

Geldiğimiz bu noktada, ülkemiz açısından büyük bir öneme sahip olan varlık barışı uygulamasının başarılı olabilmesi için herkes üzerine düşeni yapmalı, bu durumda olanların varlık barışından faydalanmaları sağlanmalı, bu konuda ortaya çıkan sorunlar ivedilikle giderilmeli, tüm kamuoyu ayrıntılı ve doğru bir biçimde bilgilendirilmelidir. Yukarıda belirttiğimiz yasal değişiklik gerektiren hususların da ayrıca değerlendirilmesinde fayda olduğunu düşünüyoruz.

Saygılarımla.

Abdullah TOLU
Yeminli Mali Müşavir
info@toluenymm.com



11 Ocak 2017 Çarşamba 16:54

http://www.dt-audit.com/haber/varlik-barisinda-sure-6-ay-uzadi-son-gun-30-haziran-2017--abdullah-tolu-961.html